Küreselleşen dünya düzeni ile birlikte “göç” olgusu son yıllarda giderek ivme kazanmaktadır. Ulaşım ve iletişim ağlarının gelişmesi, devletler arasında karşılıklı olarak imzalanan vize serbestisi anlaşmaları, siyasi baskılar, iç savaşlar, iklim değişiklikleri gibi birçok farklı dinamik; toplumların kitlesel olarak ülke sınırlarını aşacak minvalde göç etmelerine zemin hazırlamıştır. Aktörler, coğrafyalar, göçü tetikleyen iç ve dış faktörler zamanla kabuk değiştirse de, bölgesel ve küresel arenada ciddi sonuçlar doğuran “göç realitesi” her daim varlığını korumuştur. Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte ise göç hareketlerinde gözle görülür bir artış yaşanmıştır. Bu bağlamda “Soğuk Savaş Sonrası Uluslararası Göç Politikaları” isimli eserimiz, 11 Eylül sonrasında küresel sistemde ortaya çıkan göç-güvenlik ilişkisi, Arap Baharı sonrasında Avrupa'nın mülteci krizine bakışı, son yıllarda sığınmacı akınının en çok etkilediği Türkiye'nin göç ve uyum politikaları, göç ve turizm ilişkisi, insan kaçakçılığı, göç ve işsizlik ilişkisi gibi daha birçok alt başlığı içermesi hasebiyle göçü farklı boyutlarıyla ele alan multidisipliner bir çalışma olarak görülebilir.